ÜÇÜNCÜ KILIÇ İzmir'in Kurtuluşu
ve Yüzbaşı Şerafettin Kemal Arı Bir Kitap Bin İnsan
Memleketimin asil kızı,
Cumhuriyetimin de ak yüzüdür İZMİR. 9 Eylül 1922 sadece
İzmir'in kurtuluşu mudur sizce? Elbette değil bilakis şanlı Türk
ordusunun büyük bir cesaretle ve yokluklarla Batı emperyalizminin
karşısında kazandığı büyük bir onur ve başarıdır.
Tarihimiz unutulmaması gereken kahramanlarımızla doludur. Bu
kahramanların asla unutulmaması gereklidir. Haşa unutma evresinde
girdiğimizde asırlarca ülkemizi yok etmek isteyen Batı amacına
bir adım daha yaklaşır. Bu kitap unutulmuş bir kahraman olan
Yüzbaşı Şerafettin'i bizlere bir kez daha hatırlatıyor ve
unutlmaması gerektiğinin altını çiziyor.
Türkiye ve İzmir yıllar sonra Prof.
Dr Kemal Arı'nın ÜÇÜNCÜ KILIÇ İzmir'in Kurtuluşu ve Yüzbaşı
Şerafettin kitabıyla tanıyor gerçek bir kahramanını. Arı,
yalın anlatımıyla tarihte yok olmak üzere olan bir kahramanı
yeniden diriltmeye çalışıyor bu kitabında. Bunu yaparken zengin
bir belge ve fotoğraflarla, yanlış bilgileride deşifre ederek
sunuyor ve doğruyu göstermeye çalışıyor bize.
Kitap sadece Yüzbaşı Şerafettin'in
hikayesi değil bilakis büyük taarruzdan,
İzmir'in kurtuluşuna kadar ve İzmir'in işgalininde ne kadar
kanlı olduğunu anlatıyor. Hatta günümüze kadar süren bir
tarihi yok etme, değiştirme dalaverelerini ve tarihi
kahramanlarımıza karşı büyük bir vefasızlığı gözler önüne
seriyor. Bir kentin yok edilen tarihi ve tarihinden uzaklaştırılan İzmir'i okuyacaksınız bu kitapta.
Kitaba kısaca değinmek gerekirse.
Kurtuluş savaşımızın en yakın takipçisi ve destekçileri olan
Buhara Cumhuriyeti (bugünkü Özbekistan) , İstanbul hükümeti
yerine Ankara hükümetinin yanında yer almış hatta bazı
gönüllüler kurtuluş savaşımızda destek vererek gönüllü
olarak Türk ordusunun yanında savaşmışlardır. Buhara
Cumhuriyeti biri Mustafa Kemal Paşa, biri İsmet paşa ve biri de
İzmir'e girecek olan Subaya verilmek üzere üç kılıç ile
çeşitli değerli hediyeler ve para yardımı yapar. Üçüncü
kılıç sahibini beklemeye başlar. Batı Anadolu 15 Mayıs 1919 da
yunanlılar tarafından işgal edilir. Anadolu yunan postalları
altında ezilmekte ve yunan orduları Bursa, Eskişehir, Kütahya ve
Afyonu ele geçirir. İşgal kanlıdır, köyler yakılır insanlar
acımasızca öldürülür taş üstünde taş bırakılmaz. İzmirin
işgali kadar geri alınmasının ne kadar kanlı olduğuna dair
dipnotlar sizi bekliyor bu kitapta. Başkumandanlık Meydan
Muharebesiyle Yunanlılar geri püskürtülmeye başlar, yunanlılar
İzmire doğru geri çekilirken yine yağmalar, yakar ve öldürür.
Yunalıları kovalayan taburlardan birinin komutanıdır Yüzbaşı
Şerafettin. Günlerce at üstünde diğer silah arkadaşlarıyla
birlikte düşmanı anadolu topraklarından çıkarmayı başarır.
Tarih 9 Eylül 1922 yi gösterdiğinde Yüzbaşı Şerafetinin taburu
İzmire girer ve hükümet konağında asılı bulunan yunan bayrağı
indirilerek yerine Türk bayrağı çekilir.Yüzbaşı Şerafettin
İzmirin fatihi ilan edilir. Üçüncü kılıç kendisine hediye
edilir. İzmir kurtulmuş ve bir kahramana sahip olmuştur. Tüm yurt
ve yabancı basın bu önemli anı ve Yüzbaşı Şerafettini ve Türk
ordusunun başarısını konuşmakatdır. Kitap belli bir sayfaya
kadar insanın milli duygularının kabarmasına neden oluyor. Bir
yüzbaşının nasıl bir anda bütün bir halkın kahramanı
olduğunu ve ardından yavaş yavaş unutulduğunun anlatıldığı
sayfalara geldiğinizde ise yutkunmakta zorlanıyorsunuz. Bir
kahramanın İzmir'i kurtarırken patlayan bombanın etkisiyle aldığı
yaralar sonucunda sağlığının nasıl bozulduğunu, ikinci
bebeğini kaybetmesi, hastalığı nedeniyle erken emekliye ayrılmak
zorunda oluşu, maddi sıkıntılar, eşini kaybetmesi, kızının
okul taksitini ödeyemez hale gelmesi ve daha pek çok kötü yaşam
koşullarına rağmen sahip olduğu kılıçı satmayı redederek bu
kılıç Türk ulusunun malıdır diyerek İzmir müzesine hibe
etmesinin nasıl bir onurlu davranış olduğunu gösteriyor bize.
Yaşadığı büyük sıkıntılar ve vefasızlığa karşı asla
ülkesi ve silah arkadaşlarını adına tek bir kötü cümle dahi
kurmayan Yüzbaşı Şerafettin 1951 de vefat ediyor. O değerli
kılıç ise kayboluyor.
9 Eylül de artık adı geçmeyen,
anılmayan bir kahraman Yüzbaşı Şerafettin. Hatta bazı
düzenbazlar işi o kadar ileriye götürüyor ki TRT gibi bir
kanalda İzmire ilk girenin kendi babası olduğunu söylemek cüreti
gösteriyor ve buna hiç kimse itiraz etmiyor. Lakin Yüzbaşının
Şerafettin'in kızı Gönül hanım Türk halkının vefasızlığına
inat kendi mücadelesiyle yılmadan ekranlarda yalan yanlış
bilgilere karşılık belgelerle cevap veriyor ve babasının İzmir
e giren ilk subay olduğunu ispatlayarak babasına olan vefa borcunu
ödüyor.
Kitap yüzümüzün kızarmasına,
utanmamıza neden oluyor. Cehaletimizi ve tarihimize yeteri kadar
sahip çıkmadığımızı bir kez daha tüm gerçekliğiyle yüzümüze
vuruyor. Kitabı İzmir'in Fatihi olan Yüzbaş Şerafettin İzmir'i tanımak ve anısına saygı duymak için alıp okumalı ve okutmalıyız. Neredeyse 4,5 milyonluk İzmir'de
bu kitaptan haberdar olmayan, Yüzbaşı Şerafettin'i tanımayan
milyonların olduğuna inanıyorum. Zira bunun tam aksi olsaydı eğer
her 9 Eylül'de büyük kutlamalara neden olan kurtuluş
etkinliklerinin gerçek ruhunu yansıtmadığının farkına
varılabilirdiniz. 9 Eylül'ü kutlarken İzmir'in fatihi Yüzbaşı
Şerafettin'den bahsetmemenin ne kadar acınacak ve utanç duyulacak
bir durum olduğunu görebilirdiniz. Bu kitabı önce tüm İzmir
sonra tüm ülkem okumalıdır.
Prof. Dr. Kemal Arı'nın titiz bir
çalışma sonrasında bizlere armağan ettiği bu önemli kitabın
çok okunması, başta İzmirliler olmak üzere tüm yurttaşlarımızın
tarihimize ve gerçek kahramanlarımıza ve onların nezdinde bu
vatanı bize bırakan isimsiz kahramanlarına sahip çıkılması
dileğiyle.
Memleketimin asil kızı,
Cumhuriyetimin ak yüzü sevgili İZMİR'im İzmirin fatihi Yüzbaşı
Şerafettin'e, yok olan tarihine sahip çık.
28 Eylül 2017 Heidelberg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder