'Gün O Gündür' Banu Avar Bir Kitap
Bin İnsan
Mezbaha da ayakları bağlanmış ve
kesilmeyi bekleyen kuzular gibiyiz. Ülkemiz üstünde oynanan yüz
yıllık oyunları hala göremiyor ve bizlere hazırlanıp tepsi
içinde sunulan siyasi partiler arasında ben sen kavgası yaparak
zaman kaybediyoruz. Oysa ki ne bizim onlardan, neden onların bizden
farkı yok. Hepimiz bu ülkeyi oluşturan halkız. Ve halk olarak
gerçek düşmanı görmeye ve vatan için artık mücadele etmeye
mecburuz. Bu nedenle Banu Avar'ın 'Gün O Gündür' kıtabı
okunmalıdır. Çünkü söz edilen 'O Gün' aslında 'Bugün'dür.
Türkiye ve ortadoğu küresel güçlerin
kıskacında. Devir lozan anlaşmasının intikamının alındığı
bir devir. Hatırlayalım Lozan görüşmelerinde İngiltere
dışişleri bakanı Lord Curzon, İsmet İnönü'ye
'Müzakerelerde sizden istediğimizi alamıyoruz. Ama
unutmayın, bugün reddettiklerinizi yarın cebimizden çıkarıp
önünüze koyacağız.' demiştir.
Bügünlerde yaşananlarda tam budur.
Başarılı araştırmacı gazeteci Banu Avar, 'Gün O Gündür'
kitabında delilleriyle küresel çetelerin çevirdikleri oyunları
bir araya toplayarak bizlerin dikkatine sunmuştur. Batı'nın
Türkiye ve ortadoğu çoğrafyasından beklentileri ve bu
beklentileri elde etmek için çevirdikleri dümenleri ve kanlı
oyunları görmemizi sağlıyor bu kitabında.
Gün
O Gündür kitabı yazarın 2010 ile 2012 yıllarında ülkemizde
ve çevre ülkelerde yaşanan politik gelişmeler dair günlük
kaleme aldığı yazılarından oluşuyor. 2010 yılında
gerçekleştirilen yeni anayasa referandumunun kimler tarafından
istendiğini, bu günlerde kırgınlıklar yaşadığımız
Merkel'den tutun AB konseyi yetkililerinin, ABD 'nin derin devlet
sözcülerine kadar herkesin desteklediğini bir kez daha
hatırlıyoruz. Financial Times'tan Deplhin Strauss'un, 'Geri
kalan anayasa değişiklikleri de yavaş yavaş gündeme gelecek'
demesi
ile önümüzdeki yılarda yeni referandumların bizi beklediğini
gösteriyor. Hatta Batı bu anayasa değişikliği bize resmen
dayatıyor. 8 Temmuz 2010'da AB komisyonu sözcüsü Ferran
Tarradellas Espuny de 'Türkiye,
AB yolunda ilerlemek için, 12 Eylül'de ki referandum da anayasa
değişiklik paketini kabul etmelidir!'
diyor. Buna benzer daha pek çok örneklerle karşılaşabieceğiniz
kitapta yazar gelecek yıllarda Anayasanın kökten değiştirileceğini
söylüyor. Çünkü Türkiye'yi bölüp zengin yeraltı kaynaklarını
ele geçirmek için bir kukla devlet Kürdistan'ı kurmanın BATI'nın
hedefi olduğunu kanıtlarıyla yazıyor. Yazar bunları 2010 yılında
yazıyor ve bizleri uyarmasına rağmen, gelecekteki bizi bekleyen
tehlikeleri söylemesine rağmen bizler önlem almıyoruz. Ve 16
Nisan2017'de yine Batı'nın istediği bir anayasa değişikliği
için referanduma gidiyoruz. Ve hepimiz gördük ki Batı amacına
ulaşmak için hile gibi her türlü yola başvurarak istediğini
alıyor.
Banu
Avar Türkiye'yi bekleyen tehlikenin BÖLÜNME olcağının altını
çiziyor bu kitabında. Bunun nedenini ise 2000 yılında Ecevit,
Bahçeli, Yılmaz hükümetin imzaladığı ve 2003 'de AKP
tarafından onaylanan BM'nin bize dayattığı 'İKİZ YASALARI' dır.
İkiz yasaların özelliği,halkların, mezheplerin yani farklı
toplumsal kökenlere sahip olanların 'kendi
kaderini tayin etme'
hakkı veriyor. İkiz yasalar Ulus devletinin intiharıdır.
Gün O gündür kitabı gerek ikiz yasalarda olduğu gibi halktan
kaçırılarak imzalanan anlaşmaların ve sürekli gündemin
değiştirilmesi ile gözümüzden kaçırılan pek çok olayın
perde arkasını anlatan tarihi bir delil niteliğinde.
Yazar
bu kitabında Suriye savaşına dair, Batı'nın kirli oyunlarını,
anlaşmalarını, itişmelerini yarattıkları katilleride
kanıtlarıyla bize sunuyor. Batı'nın bölge üzerindeki emellerine
ulaşabilmesi için Türkiye'nin ana kilit görevinde dolayısıyla
hedefte olduğunu belirtiyor. Kitapta Türkiye ve ortadoğudaki
cehennemin asıl amacının petrol ve zengin yeraltı kaynaklarının
oluşturduğunu ve bunu elde etmek isteyen Batı'nın çevirdiği,
yazdığı, söylediği herşeyi aktırıyor bize. Yani bu kitap
katilleri, çeteleri, doymak bilmeyenleri, hainleri ve en önemlisi
dikkat etmemiz gereken gerçek düşmanları gösteriyor. Okudukça
görmediğiniz gerçekler canınızı fena yakacak ve sizi fena
kızdıracak.
Araştırmacı gazetecilik denince akla ilk gelen isimlerden biridir
Banu Avar ve yeri doldurulamayacak ender insanlarımızdandır.
Yıllardır içinde olduğumuz ve bizi bekleyen tehlikeleri gerek
sanal ortamlarda gerekse köy köy, kasaba kasaba gezerek anlatıyor
ve halkını bizleri bilgilendirmeye devam ediyor. Banu Avar gibi
değerli aydınlarımızın daha fazla kişilere ulaştırmak ise
bizleri görevidir. Çünkü aydınlığa çıkmanın tek yolu okumak
ve gerçekte yapılmak isteneni anlayabilmek ve anlatabilmektir.
Gün O Gündür kitabını mutlaka okumalısınız, sevdiklerinize
armağan etmelisiniz. Bu kitapta öğrendiklerinizi çevrenize
anlatmalısınız. Bu kitabı okuduktan sonra ülkemiz üzerinde
oynanan oyunları, Batı'nın figüranlarını daha rahat görebilir
ve bizlerin halk olarak yapması ve atması gereken adımları en
kısa zamanda görüp doğru bir şekilde atabiliriz.
'Gün O Gündür' kitabı buz kadar soğuk, bıçak kadar keskin. İhanet çemberine dahil olanları gördüğünüzde içinizde büyük bir öfke patlaması olacak. Çünkü iç içe geçmiş, güvenerek oy verip meclise taşıdığımız liderlerin pasifliğini, etkisiz eleman olarak kalışlarını ve neredeyse 70 yıldır tedavi etmek yerine ihanete yenilerinin eklemesi, fırsat verilmesi, göz yumulması ihanetin açık bir resmidir. Bu ihmalkarlığın yarattığı yıkım Vezüv ve Etna yanardağlarını patlaması sonrasında oluşabilecek yıkımdan daha büyüktür.
'Gün O Gündür' kitabı buz kadar soğuk, bıçak kadar keskin. İhanet çemberine dahil olanları gördüğünüzde içinizde büyük bir öfke patlaması olacak. Çünkü iç içe geçmiş, güvenerek oy verip meclise taşıdığımız liderlerin pasifliğini, etkisiz eleman olarak kalışlarını ve neredeyse 70 yıldır tedavi etmek yerine ihanete yenilerinin eklemesi, fırsat verilmesi, göz yumulması ihanetin açık bir resmidir. Bu ihmalkarlığın yarattığı yıkım Vezüv ve Etna yanardağlarını patlaması sonrasında oluşabilecek yıkımdan daha büyüktür.
'O Gün' aslında 'Bugün' sarsılmanın ve uyanmanın vakti geldi.
7 Eylül 2017 Heidelberg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder