Mihat
Akar 'TÜRK – AMERİKAN SAVAŞI ve 15 TEMMUZ'
ATAYURT
Yayınevi Ankara, Eylül 2017, 214 Sayfa, ISBN: 978 605 83120 4 3
Küresel
çetelerin kuşatmasında ve hedefinde olan ülkelerin halkları
öncelikle kendi tarihlerine yabancılaştırılır. Ülke ameliyat
masasına yatırılır, din, dil, ırk ve etnik krokisi çıkartılır.
Zaten halkı yönetecek kişiler daha önceden belli eğitimlerden
geçirilerek hizmete hazır hale getirilmiştir. Tüm bunların hepsi
bir çırpıda yapılacak şeyler değildir. Emperyalizm sabırlıdır
ve hedefe oturtduğu ülkeye uzun yıllar zaman ayırarak, oltanın
ucundaki yemi kapacak balık kıvamına getirir. Bunun için o ülkede
tehlikeli gördüğü herşeyi kendi hedefleri doğrultusunda
değiştirir. Eğitim sistemi, ordusu, milli değerleri erozyona
uğratılır. Sınır komşuları ile ilişkileri bozulur ve bölgede
yalnızlaştırılır. Toplum saç telinden ayak parmaklarına kadar
ayrıştırılır ulusal birlik bozulur. Medya, halk arasında ki bu
ayrışmayı artırmak için düzenli yayınlar yapar. Halk planlı
hazırlanan programlarla hem bilinçsizleştirilir hemde
kutuplaştırılarak düşman hale getirilir. Emperyalizmin
güdümünde hareket eden sivil toplum kuruluşları, siyasiler,
sözde aydınlar kendilerine verilen görevi eksiksiz yerine getirir.
Ulus devlet yapısı çözülmeye başlar ortaya ırk ve mehzep
merkezli küçük çıbanlar çıkar. Bu çıbanlar zamanla beslenir
ve büyümesi sağlanır. Bu şekilde hedef ülkenin sosyal,
toplumsal ve kültürel yapısı ele geçirilir.Ve tüm bu unsurlar
zamanı geldiğinde sahneye çıkarak kendilerine verilen görevi
yerine getirir.
Türkiye'nin
sancılı yapısını doğru analiz edebilmek için 1938 'den
günümüze kadar sürecin iyi bilinmesi önemlidir. Daha doğrusu
adım adım emperyalizm tarafından nasıl kuşaltıldığımızı
öğrenmeliyiz. Zira eksik bilgi ile günümüz olaylarını doğru
analiz yapmamız zorlaşır.
Yukarıda
taslak olarak anlatmaya çalıştığım bu olay örgüsünün
doğurduğu nedenler ve sorunlar, tanıtımını
gerçekleştireceğimiz Mithat Akar'ın 'Türk ve Amerikan Savaşı
ve 15 Temmuz' isimli kitabınında temel konusunu
oluşturmaktadır. Yazar, 'ABD Emperyalizmi ve dışa bağımlılık'
, 'Terörle mücadele ve milli güç' ve '15 Temmuz iç
savaş ve işgal girişimi' olmak üzere üç bölüm altında
yaptığı durum analizlerini okuyucu ile paylaşıyor.
15
Temmuz gerçekte nedir? 15 Temmuz'un arkasında ki büyük resmi görebiliyor muyuz?
Yazar
kitabında Türkiye'nin 15 Temmuz'a geliş sürecini inceliyor.
Birinci
bölüm olan 'ABD Emperyalizmi ve dışa bağımlılık' da;
Bağımsız Türkiye Cumhuriyetine tehdit oluşturan, Truman
Doktrini ve Marshall Planını, eğitim sistemimizi
ABD'nin güdümüne sokan Fulbright eğitim anlaşması ve
enstitüleri ile gelecek nesillerimizin hedef tahtasına
oturtulduğuna değiniyor. Sevr'den BOP'a sömürge yönteminde de
Türk-Amerikan savaşına genel bakış açısını sunarak, Nato
üzerinden yürütülen operasyonları okuyucuya aktarıp Türkiyenin
işgal edilişini ortaya koyuyor. Özellikle bu bölümde ele alınan
Truman Doktrini, Marshall Planı ve Fulbrigt eğitim anlaşmasının
önemini çok iyi kavramak ve Türkiye'yi nasıl bir çıkmaza
sürüklediğini görmek çok önemlidir.
Akar,
durumu doğru analiz edebilmek için 1947 yılında Türkiye'yi
bölgede Sovyetlere karşı kullanmak amaçlı ABD tarafından Sovyet
tehdidine karşılık yaptığı Truman Doktrini planını ele
alarak başlamaktadır. Türkiyenin bağımsızlığına tehdit
oluşturan bu anlaşma ile ABD, Türkiye'ye 152.5 milyon dolar
yardımda bulunuyor. Fakat bu yardımın arka planında yapılan
anlaşmalarda Türkiye ABD'ye bağımlı bir devlet haline
getiriliyordu. Örneğin bu yardımın ağır sanayide kullanımı
yasaktı, Milli eğitimde ABD söz sahibi yapılıyor ve Amerikan
eğitim modeli ile toplum kontrol edilebilir hale getirilmeye
çalışılıyor ve halk medyanın devreye girmesiyle ABD'yi sevmemiz
gerektiğine inandırılıyordu.
İkinci
bölümünde; 'Terörle mücadele ve milli güç', başlığı
kapsamında günümüz sorunlarını daha doğru anlamamıza katkısı
olacak değerlendirmelerde bulunuyor. Aslında yıllardır gerek halk olarak gerekse TSK olarak yaşanan sorunlar çok iyi bir anlatılmış. Bunun yanı sıra çözüm
önerilerininde altını çizerek okuyucunun ilgisini bu noktaya
çekmeye çalışıyor. Zira yaşanılan bu kaos ortamında çaresiz
bireylerin çoğaldığını ve bu çaresizliğin 'insanı'
ne olursa olsun noktasına getirerek yenilgiyi kabul ettiren,
bezdirme yöntemininde başka bir psikolojik savaş yötemi olduğunu
göz ardı edemeyiz.
Bu
bölümde terörün ne amaçla yaratılıp, beslendiği örneklerle
anlatılıyor. Terörün neden tırmandırıldığı, büyük
şehirlerde patlatılan bombalarla toplum içinde iç huzuru bozma ve
korkutma ile baskı altına tutmak, ortadoğuda emperyalizm
tarafından yani suni nedenlerle yaratılan savaş ortamını
irdeleyerek tüm bunların ve güneydoğuda yaratılan, güçlendirilen
ve kontrol altında tutulan terörün aslında yüz yıldır
bitmeyen bir hayale hizmet ettiğini gösteriyor.
Özellikle
Türkiye'de toplumun bilmesi gereken ve ülkenin geleceğine tehdit
oluşturabilecek hayati önemi olan pek çok anlaşma veya yasanın
toplumdan kaçıralarak kabul edildiği yasalaştırıldığı bir
gerçektir. Bu yasalardan en önemlilerinden biri olan 'İkiz
yasalar' ın ihtiva ettiği tehlikenin boyutları uluslararası
tehdit adı altında anlatılıyor kitapta. İkiz yasaların ne
anlama geldiği ne acıdır ki toplumumuz tarafından yeteri kadar
bilinmemektedir. İkiz yasaların ne olduğunu burada değinmenin
önemli olduğuna inanıyorum.
'Türkiye'nin
34 yıl boyunca imzalamadığı ve 2000'de Ecevit, Bahçeli,Yılmaz
hükümeti tarafından imzalanan İkiz yasalar, 2003 yılında Ak
parti hükümeti tarafından onaylandı.
İkiz
yasalar sözleşmesine göre;
a)
Bütün halklar kendi kaderini tayin hakkına sahiptir. Bu hak
vasıtasıylşa halklar kendi siyasal statülerini serbestçe tayin
edebilir ve ekonomik, sosyal ve siyasal gelişmelerini serbestçe
sürdürebilir. (Siyasi özerklik)
b)
Bütün halklar, ...doğal kaynakları ve zenginlikleri üzerinde
kendi yararına serbestçe tasarrufta bulunabilir. Bir halk sahip
olduğu maddi kaynaklardan hiç bir koşulda yoksun bırakılamaz.
(Ekonomik denetimin merkezi olmaktan çıkarılması)
- ...bu sözleşmeye taraf bütün devletler, kendi kaderini tayin hakkının gerçekleştirilmesi için çaba gösterir ve Birleşmiş Milletler şartının hükümlerine uygun olarak bu hakka saygı gösterir denmektedir.
Yani
Güneydoğuda gerçekleşecek olası bir ayaklanma, bu sözleşme ile
'meşru' zemine oturtulmaktadır. Emperyalizm bu anlaşmayı
gerekçe göstererek Türkiye'ye müdahale edebilir.
Hatırlayınız
avrupanın mutlu ülkesi Yogoslavya'nın iç dinamikleri ile nasıl
oynandığını ve bu yasayla işgal edildiğini. '
Kitabın
son bölümüde olan '15 Temmuz iç savaşı ve işgal girişimi'n
de yazar size sunduğu tüm bilgileri bir kez daha süzgeçten
geçirerek gerçek resmi görmenizi sağlıyor. Bunu yaparken diğer
bölümlerde eksik kalan noktaları bu bölümde tamamlıyor. Örneğin
TSK'nın itibarsızlaştırılması, kıbrıs ve ege, BOP gerçeği,
ABD'nin Türkiye planı, 80 darbesi gibi kritik konular hakkında
bilgiler verilerek 15 Temmuz'un ne olduğunu ortaya konuluyor.
15 Temmuz; ABD merkezli planlanan, özellikle stratejik hata ve açık
veren, TSK'nın etkinliğini zayıflatmak isteyen kuvvetler
tarafından gerçekleştirilen, 'Askeri bir darbe' değil
bilakis'Türk Askerine' yapılan bir darbedir.
Darbenin kahramanları yani 15 Temmuzu gerçekleştirenler, Ergenekon
ve Balyoz darbesi ile tasfiye edilen komutanların yerine geçenler
tarafından gerçekleştirilmiştir. Yani Ergenekon ve Balyoz
olmasaydı 15 Temmuz'da olmayacaktı. Türkiye'de hiç bir olay tek
başına bağımsız bir şekilde ele alınmamalıdır. Çünkü her
olay önceki bir olayla bağlantılıdır.
Türkiye'de
bu kitapta yer alan bilgilerden habersiz milyonlarca insanın var
olduğu bir gerçektir. Bu ve buna benzer kitaplar ne kadar çok
okunursa bilgi seviyemizde ona göre artacak ve güncel siyaseti ve
oynanan oyunları daha doğru analiz yaparak anlamamız
kolaylaşacaktır. Zaten Mithat Akar
son sayfada sunduğu kaynakça bölümünde faydalandığı önemli
isimlerin kitaplarını görebilirsiniz. Kaynakça olarak sunulan bu
kitapların aslında her birinin okunması gereken çok önemli
kitaplardır. M.Emin Değer'in Oltadaki Balık Türkiye, başarılı
araştırmacı gazeteci yazar Banu Avar'ın kitapları gibi daha pek
çok başarılı ismin günümüze ışık tutan kitapları okunmalı
ve okutulmalıdır.
Okudukça
bilgileneceğiz, bilgilendikçe bu oyunlardan, prangalardan,
tuzaklardan kurtulacağız. Hep okumanız ve okutmanız dileğiyle.
14
Aralık 2017 Heidelberg
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder