12 Ekim 2017 Perşembe

Mental Mimar, Seyitali Erbektaş, Bir Kitap Bin İnsan

Mental Mimar, Seyitali Erbektaş, Bir Kitap Bin İnsan


Kitap başlığı, kitabın okuyucunun gözünde ilgi çekmesinin en önemli adımıdır. Kitabın albenisidir ve kitabın doğru okuyucu kitlesine ulaşmasında önemli bir etkendir.
Nlp uzman ve eğiticisi olan değerli dostum Seyitali Erbektaş'ın yeni çıkan kitabı için verdiğim ilk tepki başlığın çok doğru ve ilgi çekici olduğudur. Zaten kitabı okuyunca bunu çok net anladım.

Burada modern dünya ile ilkel dünya insanını kısa bir kıyaslama yaptığımızda, ilkel dünya da bu kadar fazla olmayan insan ihtiyaçlarına rağmen insanların daha kıt kaynaklarla daha paylaşımcı, daha mutlu, daha çok biz dugusuna hakim, daha çok bireysel, teke tek ve sıcak ilişkiler kurarak hayata daha olumlu yaklaşımlar sergilediğini söyleyebiliriz. Yani ihtiyaçlar kıt olunca atıl kalan zamanı insanlar toplumsal ilişkilerinin güçlenmesinden yana kullanıyor. Modern dünyanın insanı ise artan ihtiyaçlar karşısında herkesin sahip olduğunu kedisininde elde edebilmek mecburiyetinde hissediyor. Bunu gerçekleştirmek için daha fazla çalışıyor, yoruluyor ve kişinin çevresi ile olan iletişimi bir takım sektelere uğruyor. İnsan kendine zarar veriyor ve kendini farkında olmadan anlaşılmazlığın içindeki anlaşılmazlığın pençesine kaptırıyor. Tüm bunlara sanal alemin dayanılmaz aldatıcılığınıda ekleyince kişinin kimyasal tepkimeleri, ruhsal, içsel ve sosyal bazda çatışmalara maruz kalıyor ve zarar görüyor.


Mental Mimar sanayi toplumlarında ve günümüz insanlarında gözlemlenen tekdüze insan modelinin yarattığı psikolojik çöküntülerin nasıl tamir edilebileceği ile ilgili bir kitap.
Hemen hemen hepimizin karşılaşabileceği gündelik sorunlarla nasıl baş edelebileceğine dair yöntemlerler sunuyor. Bilinç altında sağlam bir geçmiş oluşturmanın insanın geleceğinde atacağı adımların sağlam adımlar olacağının göstergesi bu kitap. Karşılaşılan zorluklar karşısında pes etmeyerek aklın gücüyle yani mantıkla hareket edildiğinde yapıcı kararlar alınabileceğini ve karşılaşılan güç durumdan zarar almadan çıkalabileceğinin mümkün olduğunu göreceksiniz. Pozitif düşünceyle daha kolay mutlu olabilmek ve yaşamı daha eğleceli ve yaşanabilir bir hale getirmek mümkün. Adım adım sizi güçlü olmanıza ve ben bunu başarabilirim dedirtebilecek bir kitap Mental Mimar. Her insan kendisinin Mental Mimarı dır. Fakat bunun farkına varabilmek ve içimizde bu özelliği ortaya çıkartabilmek için bu kitaba göz atmak yeterli. Seyitali Erbektaşın yöntemlerini doğru uygulayarak yaşamdan muutlu bireyler olabiriz.


5 Ekim 2017 Heidelberg

Bornova ve Balkanlardan Göç, Prof. Dr. Kemal Arı, Bir Kitap Bin İnsan

Bornova ve Balkanlardan Göç, Prof. Dr. Kemal Arı, Bir Kitap Bin İnsan

Batı, ülkemize dayattığı reformlarla, çözüm önerileriyle Sevr'i aratmayan istekleriyle Türkiye'nin bağımsızlığını tehlikeye atmaktadır. İç meselelerimize karışmaktan kendini alıkoyamayan Batı, bugün nasıl başımıza çözümü zor işler açıyorsa, bunun örneklerini, trajedilerini geçmişte de görmek mümkün. Kitap,30 Ocak 1923'de Lozan anlaşmasında aslen Norveçli olan Dr. Nansen'in (Nansen Viyana mason locasına bağlıdır.) İngiliz hükümeti için hazırladığı Yunanistan'daki müslümanlar ile Anadolu'da yaşayan Ortodoksları kapsayan yani dinin esas alındığı ve sözde dahiyane fikri Mübadelenin (zoraki göç) İzmirin güzel ilçesi Bornova'daki olumlu olumsuz etkilerini ele alıyor.

Düşünün doğup büyüdüğünüz, yaşamınızı idame ettirdiğiniz topraklardan bir gün sizlerle hiç ilgisi olmayan bazı kravatlı adamlar sizi zoraki bir göçe tabi tutuyor. Alınan bu karar yaklaşık 2 milyon insanın iki ülke arasında göç etmesine neden oluyor. Yaşanan sıkıntılar, acılar, ayrılıklar, var olmakla yok olmamak arasında ki yaşam mücadelesi, kaybolan insanlar, birbirini kaybeden, parçalanan aileler ve gidilecek ülkede sizi bekleyecek olan büyük belirsizlik. Mübadele, hayatınızı kör bir baltayla aniden kesmek ve yeni bir coğrafyada ayakta tutunabilme savaşıdır.

Arı, 15 Mayıs 1919 günü İzmir'in Yunanlılarca işgal edildikten sonra bölgede yaşayan Türklere ve müslümanlara şiddet uygulanarak, bilinçli bir şekilde Müslümanların bulundukları yerlerden göçe zorlandığını anlatıyor. Bunun nedeni Ege bölgesinde Rum-Ortodoks nüfusun Türkler'e göre çoğunlukta olduğunu kanıtlamak ve meşhur Wilson ilkerei uyarınca, bölge insanının kendi kaderini belirleme hakkının elde edebileceği ve bir İyonya devleti kurulabileceği hesaplandığını belirtiyor. Günümüzde Ortadoğu'da yapılan göç dalgasına da bu gözle bakmamız gerekmiyor mu sizce?

Arı, bu kitabıyla Zoraki göç mübadele kapsamında Bornova gelen ve yerleşen mülümanların şehirde iskan edilme aşamaları, şehre alışmaları, kültürlerin kaynaşması, şehre uyum sorunu gibi temel konular üzerine gerçek yaşamdan tanık ve belgelerle okuyucuya aktarmaya çabasında. Bu uyum sürecinin kolay olmadığını, Rumlar dan kalan taşınmazların, taksiminde kurulan komisyonların bu konuda sağlıklı çalışmalar yapamadığını ve bu durumun art niyetli kişillerce suistimal edildiğini öğreniyoruz.

Mübadele bilindiği gibi sadece Bornova ilçesine gerçekleştirilmedi fakat bu kitabı okuduğunuzda mübadillerin yerleştirildiği diğer şehirlerde ne kadar çok ve benzer sorunlarla karşı karşıya kaldıklarını anlayabilirsiniz. Belki bu nedenledir ki Batılılar tarafından alınan bu yanlış kararın neredeyse 100 yıllık bir süre geçmesine rağmen hala taze ve hala kapanmayan yaraları varlığı ile karşı karşıyayız.

Mübadele Batı'nın dayattığı ve milyonlarca insanın hayatını felçe uğramasına neden olan bir karardır. Günümüzde Batı için yanıp tutuşanlar ve hayranı olanların Batı'nın dar zihniyle bizler için aldığı kararların sakıncalı olabileceği gerçeğini artık görmeliler.

10 Ekim 2017 Heidelberg