Bir Kitap Bin İnsan 'AKLIEVVELLER'
Mehmet Beşeri
Padişahım Çok Yaşa, Bazen Turuncu,
Bazen Kırmızı Devrim, Şifre/Bizim Ölülerimiz, Godoşname
kiaplarında ele aldığı, Türkiye'nin siyasi tarihinin görünmeyen
yönlerini okuyucuya sunan ve yaptığı kökenbilimi ile ilgili
araştırmalar sonrasında ülkemizdeki sanat, müzik, basın,
siyaset ve devlet kamu ve kurumlarında ve daha pek çok alanda
bulunanların Türk olmadığını, ve bu kurumların içimizdeki
etnik kökenlerin yönetiminde olduğunu ve verdikleri zararı olay
ve belgeleriyle açıklıyor. Hiç kimsenin inancı, ırkı, rengi,
kilosu veya boyuna göre ayırt etmiyoruz ve karışacakta değiliz.
Lakin söz konusu unsurlar ülkemizin dirlik ve beraberliğine zarar
verecek bir boyuttaysa buna dur demek vatandantaşlık görevimiz
olmalıdır. Ülkemizin içinde bulunduğu bu kaos ortamının
sorumluluğunu tek başına iktidara yüklemek ise yapılabilecek en
büyük hatadır. Bu kitaplar okunduğunda iktidarın yanı sıra
muhalefet görevinde bulunanlarında aslında yıllardır ülkemiz
üzerine oynanan oyunların bir parçası olduğunu ve dış güçlerin
kontrolüyle hareket ettiğini göreceksiniz. Türkiyenin nasıl
işgal altında olduğunu çok iyi anlatıyor bu kitaplar. Atatürkçü
görünenlerin Atatürkçü olmadığını, Türk, Kürt görünenlerin
Türklük ve kürtlük ile alakalarının bulunmadığını, dinadar
görünerek bize islamı anlatanların aslında hiç birinin
müslüman olmadığını kavramanıza, görmemize yardımcı olacak
kitaplar bunlar. Mustafa Kemal Paşam'ın ölümüyle ülkemizin
kimler tarafından yönetildiğini, ve ülkemizin bazen az bazen ne
kadar çok emperyalizme peşkeş çekilişini anlatıyor bu kitaplar.
Bu kitaplar okunduğunda 'Türkiyenin Hiçbir Zaman Türklerin'
olmadığını anlayacaksınız. Bu anlamı çıkardığınızda
ülkemizdeki mevcut oyunları ve kaynağını daha iyi idrak
edebileceksiniz.
Yazarın son kitabı 'AKLIEVVELLER'e
gelirsek yazar bu kitabında yukarıda belirtiğim tüm kitaplarının
kısa analizini ve günümüz sorunlarına dair yazdığı
makalelerini bir araya getirerek okuyucusuna sunmuş. Kitabın ismi
her nekadar AKLIEVVELLER ise de, bu kitabın ana teması bizlerin ne
kadar aklıevvelsiz oluşumuzdur. Yazar bu derdini en güzel şu
paragrafı ile açıklıyor ve diyor ki; 'Bu toplum, Süleyman
Demirel'i kabul etmeseydi, ne Özal, ne Çiller, ne RTE, ne Gül ne
de benzer türevleri, bırakın bu ülkede politika yapmayı,
cezaevlerinde meydancılık dahi yapamazlardı.' Türkiye'nin ve
bizlerin gerçek sorunu burada gayet net ve açık. Görüyorsunuz
suç bize ve suç işlemeye devam ediyoruz.
Sürekli olarak değiştirilen ve
yaratılan suni gündemlerle bizler kandırılıyoruz. Bu nedenle
yaşadığımız çağda kim hain kim değilin cevabını bulmakta
zorlanıyoruz. Türkiye de hiç bir şeyin normal olmadığı çok
açıktır. Gündemi iyi takip etmeli ve kim kime hizmet ediyor bunu
çok iyi görmeliyiz. Her kalemizin işgal altında olduğu bir
gerçektir. Türkiye gerçekten Türk'lerin olsaydı bugün bambaşka
bir Türkiye de yaşıyor olurduk. Demek ki her suçu iktidara
yamamak yandaş medyanın üzerine atmak yeterli değil. Bunların
bizi kandırdığı su gibi aşikar. Esas dikkat etmemiz nokta bize
Atatürkçü, solcu, demokrat, laik muhalefet gibi görünen
kişilerin ne kadar bizden olduğu ve ne kadar empperyalizme kölelik
ettiklerini görebilmektir. Beşeri'nin önceki kitaplarında bu
isimler detaylıca anlatıldığı gibi bu kitabında da bu isimler
verilmiştir okuyucu. Unutmayalım ki 'AKLIEVVELLER' i unutmamaya
mecburuz bunun içinde aklıevvelsizliğimi okuyarak geliştirmeye ve
günümüz sorunlarını buna gire analiz etmeliz. Kitapsız
kalmayın, sevdiklerine pahalı eşyalar hediye etmek yerine kitap
hediye edin. Karanlıklardan aydınlığa geçmemizin yegane yolu
kitaptır.
Okuyun ve okutun!
24 Haziran 2017 Heidelberg